SINAV KAYGISI

Öğrenci derslerde çok başarılı, deneme sınavları ve test çözümlerinde ise üst sıralarda yer alıyor. Ancak yapılan seçme sınavlarında aynı başarıyı gösteremiyor ve dipleri görüyor.

Sonucunda da bu yaşananlar öğrenci ve aileleri üzerinde ağır duygusal çöküşlere sebep olabiliyor. Bu duruma biz psikolojik sorunlar içerisinde kabul ettiğimiz “Sınav Kaygısı” sorunu diyoruz.     Sınavlar esnasında paniğe kapılmaya, bildiği her şeyi unutmaya, yapılan tüm hazırlıkların heba olmasına ve ağır psikolojik travmalara sebep olan sınav kaygısı genetik olarak doğuştan kaynaklanan bir sorun değildir.

Bu sorunun baş mimarı üzülerek söyleyelim ki anne, baba, öğretmen ve sosyal çevredir.   Sınav kaygısı; bilinçaltı kaynaklı vesveselerin sebep olduğu olumsuz davranış zincirleridir. Bu olumsuz davranışlar, ergenlik öncesi bilinçaltından silinmez ise ergenliğe giriş süreciyle birlikte diğer tüm davranışlarla birlikte karaktere dönüşecek ve bireyin ömür boyu vazgeçilmez bir yaşam tarzı haline gelecektir.  

Ergenlik öncesi sınav kaygısı sorunu çözülmeyen her insan, hangi yaşta olursa olsun, hangi sınava girerse girsin bu sorunu yaşamaya devam edecek ve artık onun bir kaderi durumunda olacaktır.   Sınav kaygısı sorunu nasıl oluşur ?   Akademik başarı; sol beyinde, duygular; sağ beyinde gerçekleşir.

Beyin gelişimi sağ beyinden sol beyine doğrudur. Sağ beyin gelişimi 12 yaşına kadar büyük oranda tamamlanır. Sağ beyin geliştikçe sol beyin de yeteneklerini bir bir ortaya çıkarmaya başlayacaktır.   Çocuklar okula başlar başlamaz sol beyin yani akademik başarı derdine düşülmekte ve sağ beynin gelişimi ihmal edilmektedir.

Sağ beyin ne kadar gelişirse sol beynin doğuştan kendisine verildiği düzeyde akademik başarı yeteneği de o denli gelişir. Sağ beyin ne kadar ihmal edilirse, sol beyin de o kadar ihmal edilmiş olur.   Gelişimi yeteri kadar sağlanmayan sağ beyin güçlü bir konumda değildir.

Kendi bölgesinde oluşabilecek olumsuzluklara müdahale edecek bir hakimiyete sahip değildir. Bu durum, bünyesine sinsice yerleşen vesvese virüsü (bilinçaltı olumsuz davranış) ile savaşta onu güçsüz kılacak ve virüslerin esiri haline getirebilecektir.  

Okulllarda özellikle ergenlik öncesi yaşlarda öğretmenin; fazla ödev vermesi, deneme sınavları yaparak öğrencileri başarılı- başarısız ayrımına gitmesi, akademik başarısı yüksek olan öğrencilere özel davranması, sadece akademik başarı gösteren öğrencilere ödül vermesi, akademik başarısı yüksek olan öğrencileri gruplarda fotoğraflarını yayınlayarak övmesi, anne babanın bu durumları görerek başkalarının çocukları İle kendi çocuklarını kıyaslaması ve akademik başarı için çocuklarına yoğun baskı oluşturması gibi benzer her davranış çocukların bilinçaltlarına yerleşen olumsuz davranışlardır.  

Sınavlar, stres oranları yüksek ortamlardır ve bilinçaltı olumsuz davranışların ortaya çıkmak için buldukları en iyi zeminlerdir. Sağ beyin güçlü ise sınavlarda durum kendi kontrolündedir.

Bu olumsuz bilinçaltı davranışlar ortaya çıkmaya çalışsa da sağ beyin bunları bastırıp bertaraf edecek güce sahiptir.   Sağ beyin güçlü değilse, sınav esnasında kontrol kendisinden çıkar ve bir anda bilinçaltı olumsuz davranışların kontrolüne geçer.   Beyin hücreleri, canlı hücrelerdir ve her canlı gibi kendilerini koruma refleksine sahiptirler. Sınav ya da stresi yüksek ortamlarda kendilerine gelecek duygusal ve psikolojik baskıları önce sağ beynin kontrol etmesini beklerler.

Eğer sağ beynin kontrolü kaybettiğini gördükleri an endişe, korku ve kaygıya kapılıp kendilerini koruma pozisyonu alırlar ve şiddetine göre bilgi alış veriş ya da dağıtımını durdururlar. Ta ki sağ beynin kontrolü ele aldığını gördükleri ana kadar.   Sağ beyin, eninde sonunda kontrolü ele alacaktır.

Ancak aldığı o zamana kadar da iş işten geçmiş olacaktır.   Sınavlarda, bırakın öğrendiği bilgileri hatırlamama şöyle dursun, kendi adlarını dahi unutma olaylarının sebebi açıkladığımız durum kaynaklıdır.   O açıdan ergenlik öncesi sağ beyin gelişimi oldukça önemlidir.

Güçlü bir sağ beyin, sınav gibi her türlü stres ortamları İle her yaşta rahatlıkla başa çıkacak bir özgüvene daima sahiptir.  

Tüm anlatılanlar sebepli göstermektedir ki bir insanın kaderi ergenlik öncesi anne, baba, öğretmen ve sosyal çevreye bağlıdır. Ergenlik sonrası ise kaderin değişimi, insanın çabasına göre sadece Hakk’a aittir.  

Doğuştan akademik başarı yeteneği verilen bir çocuğun, ergenlik öncesi kaderini değiştirip sınav kaygısına sebep olmak; rızkına engel olmak, onun kaderini değiştirmek ve en önemlisi de onun büyük bir vebâlini almaktır.  

Sınav kaygısı İle nasıl mücadele edilir ?  

Özellikle ergenlik öncesi bir çocuk; yoğun ödev baskısına maruz bırakılmamalı, her türlü sıralamaya sebep olacak sınav, test ve deneme sınavlarından uzak tutulmalı, başka çocuklarla asla kıyaslanmamalı, duygusal açıdan travma oluşturabilecek her türlü davranışlardan uzak tutulmalı ve en başta söyleyeceğimizi sonda söyleniş olalım “Sağ beyin gelişimleri kesinlikle ihmal edilmemelidir.”   Günümüzde ortaokula kayıtlarda bile seçme sınavlarının olması, çocuklarımızın sınav kaygısından kaçamayacağını net göstermektedir.

O açıdan sınav kaygısı İle en etkin mücadele etme yolunun son söylediğimiz yol olan sağ beyin gelişimi olduğunu da net ifade etmiş olalım.   Çocuklarımızın geleceğini direkt etkileyip, kaderlerini değiştiren bu sınav kaygısı sorununun hiç oluşmamasının bize göre tek reçetesi;   Üniversite seçme sınavına kadar her türlü genel seçme sınavlarının kaldırılması, ilkokul süresinin yeniden 5 yıla çıkarılması, ergenlik çağına kadar tüm not, ders sınavı ve sol beyin ağırlıklı ödevlerin öğrencilerden uzak tutulmasıdır…